Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazar günü yapılacak referandum öncesi Şanlıurfa'nın kurtuluşunun 97'nci yıl dönümü törenleri için kent meydanına geldi. Erdoğan, kutlama töreninin yapıldığı Bamyasuyu Mahallesi'ndeki geniş alanda toplanan binlerce kişiye seslendi. 5 bin polisin görev yaptığı miting için gelenler 5 ayrı noktada aramadan geçirilerek alana alındı. Alandaki yoğunluk nedeniyle zaman zaman izdiham yaşanırken, sıcak havanın da etkisiyle baygınlık geçirenler oldu. Yoğun güvenlik önlemi alınan kutlama alanındaki platforma çıkan Erdoğan, sık sık alandakileri birbirini ezmemeleri konusunda uyardı, "Bugün üzülmeyelim, dikkat edelim" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalabalıktan yükselen 'İdam isteriz' sloganı üzerine, şunları söyledi:
"16 Nisan bu işin karar günü. 16 Nisan inşallah 'Evet' ile sandıklar patladığı takdirde hemen parlamentoya idamla ilgili karar taslağı inşallah gelecek. Sayın Bahçeli 'Evet' diyor, Sayın Yıldırım da aynı. Kılıçdaroğlu da geçenlerde eğer yanlış duymadıysam 'Meclise gelirse desteklerim' dedi değil mi? Herhalde destekler. Desteklemezse ne olur? Bir referandum da onun için yaparız. Demokraside bu işin sahibi kim? Millet millet. Onun için millete gideriz. Burada kimin evladı şehit oldu. Bunları bizim affetme yetkimiz var mı, yok. Öyleyse parlamento kararını verecek, ondan sonra da idam çıkacak. Efendim 'AB ne der, Hans, Helga ne der' önemli değil. Benim için Ahmet, Mehmet'i, Ayşe Hatice'nin ne dediği önemli. Cumhurbaşkanı olarak bu karar benim önüme geldiğinde de ben bunu onaylarım."
Türkiye'nin huzur ve güvenliğinin artmasından terör örgütlerinin rahatsız olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Birinci derecede Batı, sonra FETÖ, PKK bundan rahatsız. PKK'ya destek veren belediyeler vardı. Ne yaptılar? Kürt kardeşime hizmet mi verdiler? Hendek kazdılar, çukur kazdılar. Ama şimdi o teröristleri çukurlara gömdük, gömüyoruz, gömeceğiz. Bedel öteceğiz, biz bu ülkeye hizmetkar olmaya geldik. Biz bu milletin efendisi değiliz. DEAŞ bunlardan rahatsız. DHKP-C gibi marjinal çeteler bundan rahatsız. Hadi bunları anladık. Bunların hepsinin gıdası istikrarsızlık, kaos ve gözyaşı olan katil sürüleri. Peki Avrupa ülkeleri neden rahatsız. Türkiye'nin yönetim sistemi onları neden ilgilendiriyor. Birçoğu monarşi ile yönetiliyor. Krallık, kraliçelik ile yönetiliyorlar ve kendi tercihleri. Her ülkenin yönetim biçimini milleti belirler. Biz milletimize gidiyoruz, size ne oluyor? Bizim ülkemizdeki bir partiye ana muhalefet partisine ne oluyor? 12 Eylül darbesine hayır dedik diyor Kılıçdaroğlu? Madem öyle dedin; Biz diyoruz ki 12 Eylül darbe anayasasını değiştirelim. Bir ülkede ana muhalefet parti demek iktidar alternatifi demek ama bu partinin ağzından çıkanlara bakıyoruz. Hakaret, küfür gırla gidiyor. Urfalı böyle konuşana ne der? Densiz deve girmez eve. Bir milletvekili, otobüsün üzerinden millete hakaret ediyor. Haddini bil! Bu millet öyle kolay kolay bu işlere prim vermez. Geçmişteki tecrübelerimizden bunların ne kadar beceriksiz olduğunu biliyoruz. 15 Temmuz gecesi tankları durduracağına kaçtığını gördük değil mi?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında 15 Temmuz darbe girişimi gecesi tankların önünde durmamakla eleştirdiği Kılıçdaroğlu'nun, SSK Genel Müdürü olduğu dönemde yayınlanan bir televizyon programına ait görüntüyü alana kurulan ekrandan kalabalığa izletti. Erdoğan, daha sonra son yıllarda yapılan hastanelerin görüntülerini de ekrana taşıyarak, "Onların zihniyeti gibi yaptıkları her şey kirli. Ama bizimki pırıl pırıl" dedi.
Erdoğan, yeni yönetim sistemi ile kriz ve kaosların sona ereceğini savunurken, 1990'lı yıllarda sistem değişikliğine gidilmesi halinde şu anda 11 bin olan kişi başı milli gelirin elde edilecek istikrarla 22 bin dolar olacağını savundu.